Ağaoğlu ve Trabzonspor Başkanlığı! – Adnan Sungur yazdı. Trabzon kenti yine İstanbul orijinli bir başkan adayına sığınma kararı aldı sanırım. Her zamanki kolaycılığı seçti.
Ağaoğlu ve Trabzonspor Başkanlığı!
Trabzon kenti yine İstanbul orijinli bir başkan adayına sığınma kararı aldı sanırım. Her zamanki kolaycılığı seçti. Ahmet Ağaoğlu ismi yeni başkan adayı olarak camianın önemli bir bölümünde kabul gördü. O da resmi olarak aday olduğunu açıkladı.
Peki Ahmet Ağaoğlu Trabzonspor’un bu kritik ve kaotik süreçte başkanlık makamını gerçekçi bir şekilde doldurabilir mi?
Eğer gerçek bir Ağaoğlu analizi yapmaya kalkarsam sanırım iki gazete sayfasını doldurmam gerekir. Bu nedenle kısaca anlatmaya çalışacağım. Ama yine de uzun olacak umarım okumaya ve yorumlamaya değer bulursunuz.
Ahmet Ağaoğlu, 1990’lı yıllardan itibaren Trabzonspor ile iç içe olmuş bir isimdi…
Sadri Şener, Faruk Özak yönetimlerinde önemli görevler üstlenmişti. Son Mehmet Ali Yılmaz başkanlığında da yönetime girecekti ama son anda bir fax ile birlikte görev almayacağını belirtmişti. Bu fax Yılmaz özel otomobilinin içinde bana göstermiş ve, “Son dakika arkadan vurulduk” demişti.
Ahmet Ağaoğlu, Ukrayna ile olan iyi ilişkilerinden dolayı kaleci Viktor, orta saha Yari ve santrafor Gusiev transferlerinde önemli rol oynamıştı. Gusiev satılmak istenmiş, bu oyuncu Altay’a giderken, Ağaoğlu kulüpten değil, oyuncudan yana tavır almış, Trabzonspor’un zarara uğramasına sebep olmuştu. Bundan dolayı da disiplin kurulu tarafından cezaya çarptırılmıştı.
Ve Özkan Sümer yönetiminde de kurtuluş ekibinin en önemli neferlerinden biriydi. Sıkışık anlarda gücü oranında kulübe borç olarak ekonomik destek de verdi. Bunun miktarı 900 bin dolardı. 800 bin dolarını 100’er bin liralık taksitler halinde almış, 100 bin doları ise bağışlamıştı. Bunun da aslında başkan adaylığı için bir jest olduğu daha sonra ortaya çıkmıştı.
Sümer ile iki yıl başkan yardımcısı olarak çalışan Ahmet Ağaoğlu, yönetimin ekran yüzü yapılmıştı. Ancak kapı arkalarındaki bazı eylemleri nedeniyle yönetimin Trabzon kanadındaki önemli kesim tarafından güvenilmez kabul edilmiş, hatta Başkan Özkan Sümer’e, “Bu Ahmet Ağaoğlu senin yerine başkanlık koltuğuna oynuyor.Onu yönetimin sözcüsü görevinden alman gerekir” diye şikayet edilmişti. Sümer ise, “Olabilir, bizi iyi temsil ediyor. Görevine devam edecek” diyerek bu şikayetlere karşılık vermişti.
Olağan Genel Kurula 2 ay gibi bir süre kaldığında İstanbul kanadı yöneticileriyle toplantı yapan Sümer, başkan adaylığıyla ilgili düşünceleri öğrenmek isterken burada, “Bizim adayımız Ahmet Ağaoğlu, senin artık kenara çekilme zamanın geldi” tavrıyla karşılaşmıştı. Özkan Sümer, “Arkadan hançerlendim” yorumunu yapmasına neden olan bu tavır ortaya konulurken Ağaoğlu da masadaydı.
Kongre tarihi geldiğinde Ağaoğlu kendisini yeniden vitrine çıkaran, kelle koltukta 2 yıl başkanlık yapan ve yeni bir devrime imza atan Sümer’e karşı aday olmaktan geri durmamış, vefa duygusu konusunda tam bir hayal kırıklığına neden olmuştu.
Oysa yapması gereken Sümer ile iki yıl daha devam etmekti. Belki de o iki yılın sonunda, yani 2005’te Trabzonspor başkanı olması kesin gibiydi. Ahmet Ağaoğlu adaylığına karşı çıkmam nedeniyle Zorlu Grand Otel’de, “Neden bana karşısın?” diye sorduğunda ve etrafında en az 30 kişi varken, “Çünkü kelle koltukta 2 yıl başkanlık yapan Özkan Sümer’e bir dönem daha olanak tanımalıydın ve birlikte olmalıydın. Ahlak da, vefa da bunu gerektirir. Madem Özkan Sümer kötü başkandı, neden 2 yıl göreve birlikte devam ettin? Demek ki belli bir uyumla 2 yılı tamamladınız. Bir dönem daha birlikte olmanız bu kulübün yararınadır. Böyle bir aşamada da Sümer’in karşısına aday çıkmanızı hem insanı, hem teknik, hem de idari olarak asla kabul edemem” karşılığını vermiştim.
Görev yaptığı süre içinde teknik işlere karışan ve transfer de yapan Ağaoğlu, Brigel, Markov, Alban Bushi ve daha birçok yararsız ismi kulübün kapısına el bombası olarak bırakmıştı. Bazı transferleri pahalı yaparken, Sümer ve ekibi devreye girerek bu oyuncuları çok daha ucuza Trabzonspor‘a kazandırmıştı. Kaleci Petkoviç ve Güney Koreli Lee Yong bunların başındaydı.
Kongrede Özkan Sümer seçimi kazanırken, Ahmet Ağaoğlu dahil 6 isim listeyi delmişti.
Karışık bir durum ortadaydı.
Akşam eski divan başkanı merhum Ali Özbak Zorlu Grand otele gelmiş, Ağaoğlu’na, “Bak Ahmet, siz Özkan Sümer ile iki yıl uyumlu çalıştınız. Sakın istifa etmeyin. Beraber devam edin. Eğer devam etmeyecekseniz de en azından mazbataları almayın ve yönetimin topal doğmasına neden olmayın” diye uyarıda bulunmuştu.
Ahmet Ağaoğlu adeta bu uyarıyı bir fırsat kabul etmiş, yönetim kurulu toplantısına girmiş ve başkan yapılmadığı için 4 arkadaşıyla istifa etmiş, Sümer yönetiminin en etkili isimlerinin görev almasını engellemişti. Mehmet Öksüzoğlu ise bırakmamış ve Özkan Sümer ile yola devam etmişti. Bu süreç de Sümer ve ekibinin zamanla paramparça olmasının başlangıç noktasıydı.
Özkan Sümer istifa etmiş, ekibi olağanüstü genel kurul kararı almıştı. Ahmet Ağaoğlu aday olarak ortaya çıkmıştı. Neredeyse artık başkan olmuştu. Çünkü hiçbir şey onu engelleyemezdi.
Trabzonspor’un derin kabul edilen kesimi de Ağaoğlu’nu destekliyordu. Ancak bu arada Mehmet Öksüzoğlu da aday olarak ortaya çıkacağını söylemişti.
İşte bu noktada Ağaoğlu paniğe kapılmış, liste savaşları başlamıştı. Devreye Galatasaray aşığı Federasyon başkanı Haluk Ulusoy girmiş, tarafları uzlaştırmıştı. Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker gruplarından birer isim de listeye alınmıştı.
Bu arada Ahmet Ağaoğlu yakınlık kurduğu Oflu İsmail‘in yeğeni Ali Osman Hacısüleymanoğlu ile de kol kolaydı. Fakat Süleymanoğlu’nın, Çakıcı ve Peker gruplarının adamlarını listede görünce, “Beni de listeye alacaksın” dediği ileri sürülmüştü. Ancak Ağaoğlu bu noktada listesini tamamladığı için bu teklifi kabul edememiş, kongreden bir gün önce büyük kaosun yaşanmasına neden olmuştu.
Akşam saatlerinde ise yine Ali Osman Hacısüleymanoğlu tarafından tehdit edildiği iddiaları ortaya atılmış,
Ahmet Ağaoğlu bir gün sonra kongre yapılacak olmasına rağmen, “Burada baskı ve tehdit var” diyerek Beşiktaşlı Kaya Çilingiroğlu‘nu özel uçağı ile çağırmış, Zorlu Grand’ın garajından kaçarken, arkasına bile bakmamış ve o tarihten sonra da bir daha Trabzon’a ayak basmamış, Trabzonspor’u kendine dert edinme ihtiyacı bile hissetmemişti.
Ahmet Ağaoğlu‘nu Trabzon’dan kaçıran sürecin baştan sona sorumlusu kendisi olmasına rağmen, hala daha sanki Trabzonspor’un Trabzon’daki etkin güçleri tarafından istenmediğine dair yapılan yorum ve değerlendirmelere gülmekten başka bir şey yapamıyorum.
İşte kişisel açıdan değerlendirmeye aldığım Ahmet Ağaoğlu budur.
Popülisttir. Anlık öfkesinin kurbanı olabileceği kararlar alır. İyi dönemlerinde ekip anlayışına önem verdiğini hissettirmek ister ama egosu o kadar güçlüdür ki, onun kişiliğine egemen olduğu anda yaratacağı yıkımların farkına bile varmaz. Özeleştiri yapmaz. Yapsaydı Trabzonspor kulübü tarihine verdiği zararlarla ilgili bir özür dileme ihtiyacı hissederdi. Buna bile gerek duymadı. Alçak dağları yaratmış bir başkan profiliyle karşılaşılacağı sakın unutulmasın..
Ama temennim o ki umarım Ahmet Ağaoğlu geçmişte eylemleriyle bu kulübe verdiği zararları karşılar. Bunun yolu da Trabzonspor’u doğru yönetmek ve bulunduğu kaotik yapıdan kurtarma adına tüm camia ile gerçekçi bir işbirliği yapmasıdır. İşte o zaman geçmiş günahlarını bir ölçüde affettirmiş olur.
Bakın Ahmet Ağaoğlu bir dönem daha Özkan Sümer ile birlikte yola devam etseydi Trabzonspor’un 2003 yılından bu güne en az 5 şampiyonluk kupası olur. Altyapısı fabrikaya dönüşür, borcu sıfırlanmış, kasasında büyük paralar bulunan, kurumsal olarak sağlam temellere oturmuş, üyelik profili satın almaya müsait olmayan bir yapı arz eden Trabzonspor vardı şu anda karşımızda…
Ve bir şey daha; tüzük değiştirilmiş, kulübü zarara uğratan yöneticilerin hesap vermesinin de önü çoktan açılmıştı.
Ama bir hatasıyla başlayan süreç, Trabzonspor’u bugünkü noktalara getirmiştir.
Adnan Sungur