4-4-2 ve çeşitli türevleri günümüz futbolunda en çok tercih edilen diziliş. Fark yaratan şey takımların kullandığı futbolcu tipleri ve teknik adamların futbolculara yüklediği misyonlar. Örneğin Mourinho’nun defansın iki kenarında Sergio Ramos ve Marcelo gibi öne oynayan bekler kullanması Real Madrid’in 4-4-2’sini daha ofansif yapıyor. Arkalarında böyle beklerle oynayan ortasaha kanatları Di Maria ile Ronaldo da böylece üçüncü bölgede daha çok yer işgal edebiliyor. Oysa bugün izlediğimiz Ziya Doğanın Konyasındaki bekler Adnan Güngör ve Hakan Aslantaş orta çizgiyi neredeyse hiç geçmeden oynuyorlar. Bu da Konyanın 4-4-2’sini Real Madrid’ınkinden farklı bir 4-4-2 yapıyor. Sonuç olarak, kullandıkları futbolcu tipi (veya futbolcuya verdikleri direktifler) teknik direktörlerin kendi 4-4-2’lerini şekillendirmelerini sağlıyor.
Yalancı dokuzun bir takıma getirdiği iki önemli avantaj var. Bunlardan biri rakibin stoperini beraberinde ortasahaya çıkardığı için rakip savunmanın dengesini bozuyor ve orada derin boşluklar oluşturuyor. Bu boş alandan faydalanacak Ronaldo, Pedro gibi kanat, ya da İniesta, Mesut gibi ortasaha oyuncuları varsa bol bol golle buluşma fırsatı yakalıyorlar. Eğer rakip stoper yalancı dokuzu ortasahaya kadar takip etmiyorsa bu kez yalancı dokuza topla yüzü dönük dripling yapma şansı veriyor. Ki mevzu bahis yalancı dokuz Arsenaldeki haliyle Henry ya da Etoo ise başınız dertte demektir. Bu tür forvetle oynamanın bir diğer avantajı ortasaha göbeğinde ekstra bir oyuncuyla oynamak.
Yalancı dokuzu ilk kullanan takımlar Barcelona, Roma ve Manchester United’di. Ancak Barcelona Eto’oyu İbrayla, Manu da Tevezi Berbatovla değiştirerek bu tarzı terk ettiler. Ferguson ve Guardiola’nın, özellikle kapalı oynayan takımların savunmalarını destabilitize etmede çok başarılı olan bu sistemi terk etmelerinin kendilerince rasyonel sebepleri vardır elbet. Unutmamak gerek ki Eto’o, Tevez, Messi gibi yalancı dokuz oynayabilecek, Ronaldo, Iniesta, Totti gibi rakip defansındaki anlık boşlukları acımasızca cezalandırabilecek oyuncuların sayısı çok fazla değil.
Üst seviyedeki takımlar hücum hatlarında geleneksel hedef santrafor kullanmaktan gün geçtikçe uzaklaşıyorlar ve daha mobil oyuncularla rakip savunmaların dengelerini bozmayı amaçlıyorlar. Artık forvet oyuncular daha bir ortasaha oyuncusu, ortasaha oyuncularıysa daha bir forvet. Arsenalin forveti Van Persie’ye bir bakın! Ya da senede 30+ gol atan ortasaha oyuncuları Ronaldo ve Messi’ye. Tam olarak sahanın hangi bölgesinde oynadıklarını söyleyemezsiniz. Günümüzde hücum hatları mobil, devamlı olarak birbirleriyle yer değiştiren üçlü ya da dörtlü oyuncu gruplarından oluşuyor. Hollanda milli takımının hücum dörtlüsü Robben-Van der Vaart-Van Persie-Sneijder’den herhangi birini, maçın herhangi bir anında solda, sağda, stoperlerin arasında ya da ortasahanın içinde görebilirsiniz. Bu kaotik hücum yapısı rakip defansları bir hayli zorlasa da uygulaması oldukça zor ve riskli bir oyunu gerektiriyor. Başarıyla sahneye konulduğunda rakipler için kabusa dönüşebilir ancak iyi uygulanamadığı takdirde çok yıkıcı sonuçlar doğurabilir. En çarpıcı örnek sanırım Roma’nın 2007’de Manu’ya 7-1 kaybettiği maçta yaşandı.
Emekliliğini açıkladığında Sır Bobby Robson’a bir gazeteci kariyerinde başarmadığı birşey kaldı mı diye sormuştu. Sır soruya forvetsiz oynayan bir takım yaratabilmeyi çok isterdim diye yanıt vermişti. Modern futbol 4-4-2 dizilişinden 4-6’ya doğru gidiyor, ortasahayla forvetin içiçe geçtiği, beklerin öneminin çok arttığı bir oyun düzenine doğru. Yalancı dokuzlar, yalancı onlar, ve hibrid futbolcuların değeri gün geçtikçe artıyor.
Burak Tezel
alaturkaonline.com