Paris’te -rötarlı- son tango ve/veya Erdoğan’daki “Esad takıntısı” kimlerden kaynaklı?! Hayrullah Mahmud yazdı.

Paris’te -rötarlı- son tango ve/veya Erdoğan’daki “Esad takıntısı” kimlerden kaynaklı?!

“Kurt, dumanlı -puslu- havayı sever!”

Günümüzde, “Kendi yararına bir iş yapmak için fırsat kollayan kişi, kimsenin bu işe engel olamayacağı, karışık zamanı sever”, manasında kullanılan bir deyim.

Trump’ın, “Haftasonu bomba partisi” kapsamında, cevap’ını arayan basit soru:
Ankara, Esad’ın gitmesi halinde yerine kim’in gelmesini “ümit” ediyor?!

Ak Parti’nin bu anlamda herhangi bir hazırlığı var mı?!

Kaldı ki, Irak’ta gördük, Saddam gitti, yerine Barzan familya geldi.

Eksen de İran’ın nüfuz alanına kaydı.

Libya’da sular hala durulmuş değil.

ERDOĞAN OPERASYONU

Nitekim…

Erdoğan’ın “Esad takıntısı”nın (Obsesif Kompulsif Bozukluk) arka planında, Ahmet Davutoğlu, Hakan Fidan yönlendirmesinden kaynaklı, “Arap Baharı”ndan kalma “kanlı izler” olabilir mi?!

“Birkaç bomba atıp” savaş başlatacak o kafa, yine Erdoğan’ı tehlikeli sulara doğru dümen kırmaya zorluyor olamaz mı?!

Kaldı ki, “Dolmabahçe Mutabakatı” çerçevesinde Bahçeli, Kılıçdaroğlu, Demirtaş, Gül, Gülen vb unsur’larla saflaşan Davutoğlu yine sahne aldı!

Çiçek’e dönen dönence!

Bataklığa dönüşen Suriye cangıl’ında, Esad “tavşan” ise “tazı” kim?!

Esad’ı bir ayna kabul edecek olursak, yansıyan görüntüde yani aks-i seda’da neler saklı olabilir?!

Konu; Esad’ı devirmek olsaydı, Saddam, Kaddafi örneğinde görüldü, şartlar zor olsa da devrildiler.

CIA Gehlen ekibinin kullandığı Ladin dahi “BOP’un görünmezler alemi”ne karışmadı mı?!

O zaman, şeytan’ın gör dediği nokta’nın altını kalın’ca çizip söyleyelim:

Esad üzerinden “Erdoğan operasyonu!”

ACEM HARP

Hal böyleyken…

Ankara’nın “Esad takıntısı” üzerinden, herkesin gözü önünde “İran’la savaş sahnesi” kuruluyor.

Trump’ın vitrin’e sürdüğü yeni yüz’lerin hepsi, İran’la savaş senaryosu’nun kilometre taşları.
Nüans?!

“Putin’e ilişik” resim veren Esad’ın misyon’u, kaos’un derinleşmesine katkı sağlamak!

Erdoğan’dan istenen ise 2007 öncesinde taahhüt etmiş olduğu “İran’la savaş” sözünü tutması!

Federasyon Anayasası, Erdoğan’a özel başkanlık kaftanı, saha’dan toplanan takoz’lar, tepetaklak giden demokrasi, freni boşalmış döviz fiyatlaması, Davutoğlu’nun oymakbaşı’lığında yükseltilmek istenen 28 Şubat süreç’i…

“Yek Ses’li Tek Adam” Ankara enstantanesi’nin esbab-ı mucibesi hakkında fikir vermeye yeter de artar bile.

Halı’nın altına süpürülen metan gazı patlar mı?!

Patlar.

Bakmak ve de görmek.

(YURDUMA) CAN FEDA

Ki…

“Can Feda” filminin Almanya’da yasaklanması, şiddet artı 18 yaş engeline takılması da, ‘Büyük Resim’de yaşanan “gel – git” ile birlikte okunmalı.

Aynen, Halk Tv’den gönderilen 28 Şubat’a karşı durmuş ünlü gazetecinin, Gül ile istişare eden, Çiçek’ten yana saf’ını belirlemiş Kılıçdaroğlu ekip’i tarafından (ex) Baykal’ın üzerine sürülmesi gibi.

Kaldı ki, film’in yasaklanması ilk elden merak’ı artırır.

Yurt içinde yükselmekte olan “Batı karşıtlığı” bağlamında, “milliyetçi öfke” üzerinden gişe’de nasıl bir etki yapar bilinmez ama Erdoğan’a oy katkısı yapacağı aşikar!

Mesaj çok açık: Batı karşıtları Erdoğan’ın etrafında saflaşın, toplanın!

Nüans?!

Erdoğan’a karşı kurulan “Demokrasi Cephesi”nin mihmandarlığını, medya’da; “II. Cumhuriyetçi” Cumhuriyet Gazetesi üzerinden yapılıyor, gökkuşağı koalisyonu çerçevesi’nde.

Londra ve Paris’in, Trump ile birlikte Suriye saldırısında aktif rol alması, Almanya’nın bu resmin dışında kalıp “Hakem”lik ve/veya “Arabuluculuk” için tarafsız kalması, Türkiye iç siyaset’ini de yakından ilgilendiriyor.

Neticede Erdoğan, “Gönderilsin” dediği Esad’dan daha iyi durum’da değil!

İki ayak’ı da su’yun içinde.

ORYANTAL POLİTİK

Manzara-i umumiye:

Ankara, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “Türkler’i Rus’lardan ayırdık” sözlerine cevap yetiştirmeye çalışsa da, başta Hürriyet, Milliyet olmak üzere ‘merkez medya’nın önemli bir bölümü, Cumhuriyet, Sözcü vb dahil “Paris etkisi’ne girmedi mi?!

Kendi ülkesinde altını tutamayanlar, dışarıda ‘rodeo at’ının üstünde ne kadar süre durabilir?!
Nüans?!

III. derecede istihbarat üreten ülke’nin lider’ini alıp Trump’a yapıştırdılar, II. derece’de istihbarat üreten ABD, Fransa, Londra üzerinden.

Yani, 2. derece’de istihbarat üreten adres’lerde de, acem barzan Kıyamet’e akan süreç’te, “stratejik zeka” yok.

1. derece’de istihbarat üreten adres’in cevap’ını sorguladığı basit soru şu:

Suriye bataklığında kaybolup, İran’la kafa kafaya tokuşmak mı istersiniz yoksa güvenli liman’a doğru yelken basmak mı?!

ODUN’U DİKMEK

Ve…

Son olarak…

Trump üzerinden yapılan “haftasonu yoklaması”nda görüldü ki, Ankara ağır metal yorgun’u.
Çekiştirenin elinde kalıyor, yakıyor.

Burnunun uç’unu görmekten çok uzak.

“Esad’ı devir’in, Suriye’yi vurun ama İncirlik’i kullanamazsınız” şeklinde özetlenebilecek “oryantal politik” ile daha nereye kadar gidilebilir?!

Mek parmak sonrası “İran’la savaş”.

Almanlar, BOP’un final’inde İngilizce konuşuyor!

Ankara ise süreç’e “Fransız kalan” Acem’Fransız Macron’a, cevap yetiştirmeye çalışıyor!
Market’ten satın alınan çiğ fındık’ı görecek kadar keskin gözlere sahip istihbarat’ımız, BOP’un final sahnesindeki “hayat memat nüans’ları da atlamamıştır umarız.

Ezcümle:

Odun’u diksem milletvekili yaparım diyen siyasi akıl, diktiği odun’lardan mülhem darağacı’nda ‘son nefes’ini vermedi mi?!

Tehirli 2012 Kıyamet güncesi kapsamında, “Paris’te rötarlı ve/veya tehir’li son tango”.

Nokta.

…

16 Nisan 2018
Hayrullah Mahmud