Bizim zamanımızda apartmanlar vardı “apartman çocukları”idik biz..
Şanslıydık, çok güzel okullarda okuduk, en güzel semtlerde yaşadık.. Sokaklarda top oynadık, güvenliydi sokaklar biz büyürken, masum flörtlerimiz oldu bizim..
Delikanlıydı erkekler bizim zamanızda, yüzü kızaran kızlar sevilirdi..
Saygılıydık büyüklerimize, severdik küçüklerimizi..
Evden artan yemekler sokataki hayvaları beşlerdi..
Kaloriferli sıcacık evlerimizde, Ayşegül kitaplarımızı okurduk kış geceleri..
Birde onlar vardı, belkide hiç bilmediğimiz, hiç yolumuzun kesmediği onlar..
Evlerinde yakacak odunu, kömürü, gidicek okulu olmayanlar, bizim ağaçlara çıktığımız yaşlarda, evlendirilip çocuk doğuranlar..
Düşünsenize bir anne bir baba soğuk bir kış gününde evleri buz gibi çocukları üşüyor ve açlar..
Biz şanslı çocuklar bilemeyiz nasıldır açlık ve soğuk nasılda çaresizdir anne baba. şikayet ettiklerinde de “fakir lügatı” deriz..
Biz ancak bizim gibi olanları severiz..
O zaman onlar da uzanan ilk eli tutarlar hiç düşünmeden.. Çünkü düşünmek bir lükstür onlar için..
Bizler ise onca imkana rağmen bir vatana bile sahip çıkamamışsak eğer, bir kömüre vatanı sattılar diye onlara kızamayız..
O kömürse evladını ısıtacak, o ekmekse aç karınlarını doyurucak, çaresizdir ana baba ne yapacak??
Ya bizler, biz neye sattık koskoca vatanı??
” Facebook sayfasında kömür fotoğrafları yayınlayıp fakir, bilinçsiz, kro vs diye kendi halkını küçümseyen vatan severlere armağanım olsun..
Nalan Yıldırımdemir-Haggerty / Connecticut
[email protected]
Bu article daha uzundu kesilmis, ama hala etkileyeci! cok seviyordum bu kadinin yazilarini keske yeniden yazsa.