MI9’dan “Mesaj”ınız var?! Hayrullah Mahmud yazdı. Transparan -şeffaf- final sahnesi. Kendini kendine tokat’latan konjonktür ortada.

MI9’dan “Mesaj”ınız var?!

“Herkes anladığını duyar!”
Goethe

İletişimde temel kuraldır:

“Karşındakinin anladığı kadar varsın!”

Bu anlamda 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ne dedi, kim ne anladı?!

Gül’ün “Ben kendi yolumda yapacağımı yaptım, şimdi kenara çekiliyorum” açıklaması; iç kamuoyu’ndan ziyade, dış’a, AKP’nin geliş süreç’ini ören adres’lere yönelik bir izahat!
Diye okumak elzem.

EKSEN KAYMASI

Nitekim…

Meslektaşımız Mehmet Çetingüleç’in kaleme aldığı “Ecevit’in Anıları” kitap’ında, eski Başbakan Mesut Yılmaz’a dair gündeme getirdiği iddialara binaen, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök aracılığı ile eski ANAP lideri’nin verdiği benzer cevap’larda olduğu gibi…

Yılmaz o açıklamasında, Kemal Derviş’e de Devlet Bahçeli’ye de sahip çıkmıştı.

Yani?!

Eksen Avrupa’dan Şark’a kayıyor ise…

Yani?!

Eksen NATO’dan ŞİÖ’ye kayıyor ise..

Nüans?!

Eğer ortada kayan bir eksen var ise bir de o eksen’in kaymasına izin veren, seyredenler var demektir.

Abdullah Gül için yapılan “çatı adayı” teklifi’ni bir de bu açı’dan değerlendirmek gerekmez mi?!

ŞİÖ’ye kayan eksen’e, NATO konsepti’nde yapılmak istenen fren ve/veya Erdoğan’a Gül takoz’u.

Akşener oyun’u bozdu ve Erdoğan cephesi’nin elini rahatlattı.

NATO’DAN “ÇATI ADAY”

Ki…

Akşener’i, Gül değil de Çiçek parantezi çerçevesi’nde okuyacak olursak, bir başka takoz denemesi için geri sayım devam ediyor, diye bakmak mümkün.

Kaldı ki, Demirel’i frenlemek, yavaşlatmak için 1980 öncesinde, 1971’in sonrasında, Erbakan, İsviçre’den getirilmişti.

12 Eylül sonrası engelsiz, dikensiz gül bahçesinde koşan Özal’ı yavaşlatmak için Evren siyasi yasakları referandum’a götürmüş ve 12 Eylül öncesinin ak saçlılarını yeniden sahneye sürmüştü.

Demirel, Erbakan, Ecevit, Türkeş.

28 Şubat süreç’inde ne yaşandığı sır değil!

Kayan eksen çerçevesi’nde Erbakan’ı, RP’nin gençleri üzerinden ayrıştırıp, demokrasiye çekilen balans ayarı bağlamında Başbakanlık’tan düşürdüler.

Her şey kitap’a uygundu.

Rahmetli Aydın Menderes’in deyişiyle, trafiğin akışını engelleyen yolun ortasındaki enkaz kıyıya çekilmişti.

Bu noktada, Gül “çatı aday”lıktan düştü diye sevinenlerin cevap’ını araması gerekli basit soru şu:

Gül Başkanlığı’nda bir “çatı organizasyon”u Erdoğan’ın eksen’i kaydırmasını durduramadı ise sıradaki organizasyon’da ne ya da neler olabilir?!

NATO’NUN PARADİSİ

Zira…

Bahçeli, ŞİÖ’den değil, NATO’dan yana saf tutmuş bir siyasetçi.

AKP’nin geliş süreç’inde, BOP’ta çok etkin rol almış, BOP’un renkli darbelerini organize eden “üst akıl”ın emrindeki yüz’lerden yek’i.

Soru:
Bahçeli, Erdoğan’dan yana saf tutuyor ise neden böylesi bir ortamda baskın seçim’e gidiliyor?!

Sonuç’u belli ise seçim’in, kaos içinden yükselmekte olan süreç’i yeniden tarif etmeye gerek var mı?!

Trump’ın “şahin kadrosu” işbaşı yapmışken, Büyük Resim’de “deja vu” -ben bunu daha önce yaşamıştım- etkisi yapan 1 Mart Tezkeresi süreç’i ortada!

Nüans?!

O gün ne kadar “mazeret” var ise bugün “İran’la savaş” kapsamında her şey Erdoğan’ın elinin altında, Meclis’ten, Ordu’ya, MİT’ten, medya’ya, işdünyasına kadar.

2007 sıcak yaz başlangıcında dalga dalga yükselen Ergenekon kumpas’ı, ardından gelen Balyoz vb operasyonlar sebep’siz değil!

Zapsu’nun Erdoğan adına verdiği “İran’la savaş” sözü, iç’te ve dış’ta herkesin elini kolunu bağlamıştı.

DİLEMMA

Ancak…

Silivri zulmüne dahil edilen ne kadar “takoz” var ise hepsi, “Bunlar BOP’a karşı, bunlar 1 Mart Tezkeresi’nin geçmesine engel olan takoz’lar” denilip içeri toplanmıştı.

Bugün ise şartlar değişti, 24 Haziran sonrası tamamen değişiyor.

Ankara’daki irade ya İran’la savaşacak ya da Silivri yeni sakinlerini ağırlamaya başlayacak.

İki uç’u BOP’lu değnek, dilemma.

Nüans?!

Eksen’in NATO’dan ŞİÖ’ye kaymasına seyirci kalanlar da sert bir şekilde kalkışmak zorunda kalacak, konjonktür’den kaynaklı yüksek basınç alanı.

Savaş zamanında babalar evlatlarını gömer ise Özden Örnek, oğlu’nu gömdü.

Barış zamanında evlatlar babalarını gömer ise 2007 öncesinde makam aracı ile Erdoğan’a davetiye götüren Özden Örnek de öldü.

Allah rahmet eylesin, sevenlerinin başı sağolsun!

Eksen’in kaymasına seyirci kalan bir isim daha çatı’dan düştü.

Süreç kenara çekilmeye, kenar’dan izlemeye müsait değil!

Kaldı ki, Ordu’ya kumpas kurulurken Çankaya’da zor günler yaşayan, hiçbir şey yapmayan, yapamayan Gül, neden böylesi bir zamanda, savaş ortamında aday olmak istesin?!

DERİN YARILMA

Oysaki…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “bedelli askerlik yok” diyor.

Başbakan Yıldırım ise “var” diyor.

Abdullah’ın Gül’ün çatı aday’lığından düşmesine sevinenler, parti içindeki mermer çatlağını gözardı ediyor.

28 şubat “Çiçek” açtı.

Erdoğan dün laik’liğin başkenti İzmir’den, Batı’ya meydan okudu.

Yek gün öncesinde DAEŞ’in çok etkili bir isim’i, İzmir’de MİT’in de dahil olduğu bir operasyon’la yakalandı.

Bu noktada cevap’ını arayan basit soru:

DAEŞ, pkk ile birlikte Türkiye’yi hedef tahtasına oturtacak ise eylem’lerin odak’ında kim ya da kimler var?!

MI9’dan “demokrasi baharı”.

Soru:
Saddam’laşan, Menderes’leşen Erdoğan’ı durdurmak için ne yapmalı?!

AB üzerinden mi yoksa 28 Şubat üzerinden mi tasfiye etmeli?!

SUİKAST’İN “ŞAKA”SI OLMAZ

Ve…

Son olarak…

Sıfır maliyetli, medya üzerinden “profil yükseltme” arayışları kapsamında, Akşener’i, Uzan’ı hedef alan suikast iddialarını iki türlü okumak mümkün:

1. 1 Mart Tezkeresi öç güncesi kapsamında Büyük Resim’de yükselmekte olan adres, İsrail / İran makas’ı kapsamında, “Eksen’in kaymasına izin verirsen, geri adım atarsan ölürsün” üst mesaj’ı çakıyor.

2. Destabilizasyon, derinleşen kaos ortamında, “güvenlik açığı üretmeye devam edeni vururuz, ihaleyi Erdoğan’ın üzerine bırakırız” alt mesaj’ı var.

Kazan & Kazan’ın sonu.

İddia da olsa, o suikast ihbar’ını ve/veya akıl’ı (done) veren üçüncü derecede istihbarat üreten bir servis var, o servis’i 2. derecede istihbarat üreten adres’ler üzerinden yönlendiren birinci derecede istihbarat üreten kozmik bir başka akıl var.

Yani?!

Transparan -şeffaf- final sahnesi.

Kendini kendine tokat’latan konjonktür ortada.

Ezcümle:

“Tüm gerçekler üç adımda gelirler: Önce alay edilir. İkinci olarak şiddetle karşı çıkılır. Son olarak, zaten belli olan bir şey denir ve kabul edilir.”

Arthur Schopenhauer

“Bugün hayatınızın geri kalan gününün ilk günüdür.”
Çin atasözü

Nokta.

29 Nisan 2018
Hayrullah Mahmud